Zizou
doğduğu yeri ‘’turistlerin gezmek istemediği ve görmezlikten gelinen bir yer’’
diye tanımlıyor. O da birçok ünlü futbolcu gibi yoksul bir ailenin çocuğuydu
zaten.
Baba Zidane oğullaruna artık daha fazla zaman ayırmak gerektiğini düşünen
, emekliliğini bekleyen bir ihtiyar… Çocuklarının isimleri konusunda aslında
Kuzey Afrika kökenli bazı insanlardan tepki almamış da değil. Oğullarının
hiçbirisi Müslüman ismi taşımıyor. Bu da doğal olarak kendi ırkından olan
insanlarda hayal kırıklığı yaşatıyor. Onlara göre baba Zidane köklerine sahip
çıkmalıydı… Şimdi gelelim esas oğlan küçük evlat YEZİD’e . Yani Zizou’ya.
Okul yıllarında tahmin edildiği gibi tam bir futbol hastasıymış Zizou.
Derslerine pek önem vermezmiş. Aslında okul onun için kızlarla muhabbet
edebilecek bir yer ve maçlardan önce son durakmış diyebiliriz. Abisi onun
gelişimini şöyle açıklıyor: ‘’ İlk başlarda onu oynatmak istemiyordum, çünkü
çok küçüktü. Fakat o kendini öyle bir yetiştirdi ki arkadaşlarım ‘ya o oynar ya
da sen oynamazsın’ demeye başladılar. ‘’ Zaten çok geçmeden Cannes’dan gelen
bir yetenek avcısı onu Marsilya’dan koparmış. Dünya futbol tarihine adının
yazılacağını o gün tabiî ki bilmiyordu Zizou. 14 yaşında çocukluğu bitmişti.
Artık onun için tarih yazma sırası…
15 yaşında Cannes altyapısında futbola başlar ve 16 yaşında A takıma yükselip
profesyonel olur. Daha 17 yaşına basmadan Desailly ve Deschamps’lı Nantes
Atlantique’ye karşı ilk League 1 maçına çıkar. Yine ilk golünü 8 Şubat 1991’de
aynı takıma karşı atar. Maçtan sonra başkanından da bir PEUGOT 205’i kapar.
Ertesi sene Ligue 2’ye düşen Cannes’da kalması tabiki düşünülemezdi. Bordeaux
günleri başlar ertesi sene …Yeni takımında Dugarry ve Lizarazu’yla
Bordeaux’nun üçgeni olarak anılacaklardır.
Daha ilk milli maçında Çek Cumhuriyeti’ne 2-0 yenilirken sonradan oyuna girip 2
dk da 2 gol atan bu genç yeteneğin talihi de çok etkili olmuş böyle dönüm
noktalarında.
1996’da şimdiki 5.35 milyon euro’ya Juventus’a transfer oldu. Uyum sürecini
atlattıktan sonra performansıyla otoritelerden tam not aldı. Burda
Şampiyonlar Ligi kupası hariç tüm başarıları elde etti. Sırada şampiyonlar
şampiyonu olmak vardı ve 77 milyon euro’ya Real Madrid’e transfer oldu. . Futbol dünyasından ünlülerin katıldığı bir yemekte Zidane ile aynı
masada oturan Real Madrid başkanı Florentino Perez,'real madrid için oynamak
ister misin?' diye yazılmış bir peçeteyi Zidane'a göndermiş. Zidane ise
cevabını şöyle açıklıyor: ‘'o gece şarap çok güzeldi, benim de keyfim
yerimdeydi ve peçetenin altına evet yazdım.’' O artık zirvedeydi, çünkü gittiği
takım 20.yy’ın en iyi takımı olarak gösteriliyordu. İlk sezonunda La Liga ve
asıl hedefi olan Şampiyonlar Ligi kupasını kazanmıştı. Üstelik golü de Zizou
atmıştı ve o gol en güzel şampiyonlar ligi golü seçilmişti. İzlemeyen varsa
emin olsun bugüne kadar ki futbolseverlik serüveninde eksik bir şeyler vardır.
Finalde yendikleri takım da Yıldıray Baştürk’lü Bayer Leverkusen’di.
Samimi olmak gerekirse bir kariyere bu kadar çok başarı , bu kadar kupa sığdırmak hayran olunası bir olay ve Zidane’da saygıların en büyüğünü hak ediyor.
Samimi olmak gerekirse bir kariyere bu kadar çok başarı , bu kadar kupa sığdırmak hayran olunası bir olay ve Zidane’da saygıların en büyüğünü hak ediyor.
Başkan Perez’in ‘’LOS GALACTICOS’’ politikasıyla takıma bir sürü yıldız
katılmaya başlanmıştı ve zamanla bazı general çatışmaları baş göstermeye
başladı. 3 sene hiçbir kupayı kazanamadılar. Zidane Perez’in gitmesiyle 2006’da
dünya kupasından sonra emekli olacağını duyurdu. Son Madrid maçında bir kafa
golüyle taraftarlara veda etti. O maç herkes 5 numaralı Zidane forması giymişti
ve tribünlerde ‘’Büyücülüğün için teşekkürler’’ yazılı bir pankart açılmıştı.
Öyle ki bu özel adamın Mayıs 2006’da 59. Cannes film festivalinde belgeseli
bile sunuldu.
Gel gelelim Zizou için çok önemli olan, kariyerinin son turnuvası ve Fransa
milli takımına kaptanlık yapacağı 2006 Dünya Kupası’na…
Çeyrek finalde Brezilya’yı Zizou’nun asisti, Henry’nin golüyle geçen
Fransa, yarı finalde Portekiz’i Zizou’nun golüyle geçmişti. Sırada İtalya vardı
ve artık kupa sahibini bekliyordu. Kupanın ve Zinedine Zidane’ın finali…
7.DAKIKADA PANENKA HAREKETIYLE ŞIK BIR PENALTI GOLÜ ATIP TAKIMINI
ÖNE GEÇIREN YINE ZIDANE’DI. ANCAK NE OLDUYSA MAÇIN UZATMA DAKIKALARINDA OLDU.
MATERAZZI’NIN GÖĞSÜNE KAFA ATAN ZIZOU MAÇA, SAHAYA, HATTA KARIYERINE KIRMIZI
KARTLA VEDA ETMIŞTI. E TABI IŞIN IÇ YÜZÜ BIRAZ INCE…FORMASINI FAZLA ÇEKEN
MATERAZZI’YE ‘’FORMAMI ÇOK ISTIYORSAN MAÇIN SONUNDA VERIRIM’’ DIYEN ZIDANE’A ,
MATERAZZI’NIN KARŞILIĞI FAZLACA AĞIR OLMUŞTU; ‘’FAHIŞE KIZ KARDEŞINI TERCIH
EDERIM.’’ TABI ZIDANE’DA DAYANAMAYIP KAFAYI ATMIŞTI. AMA BU OLAY ONUN TURNUVANIN
EN IYI OYUNCUSU ÖDÜLÜNÜ ALMASINI ENGELLEYEMEDI.
Bordeaux ve Fransa
milli takımından arkadaşı Lizarazu onun için şöyle demişti , ki zaten bu
Zidane’ı birkaç cümleyle özetliyor :
‘’Eğer top ile ne
yapacağımızı bilemezsek onu doğrudan Zidane’a veririz. O nasıl olsa bir şeyler
bulur.‘’
YASİN IŞILDAR
YASİN IŞILDAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder