28 Şubat 2017 Salı

HER ŞEY HARİKAYKEN KENDİ KAFASINA SIKMAK GALATASARAYIN ŞANINDANDIR

Ünal Aysal başkanlığa rekor bir oyla seçilmiş, yönetimine Ali Dürüst, Adnan Öztürk, Abdurrahim Albayrak gibi ağır topları katmış, teknik direktörlüğe Fatih Terim'i getirmiş, çok kaliteli futbolcular kadroya katılmış ve bir önceki senenin ruhsal bunalımı bir anda kendini umuda, özgüvene ve takım olgusuna bırakmıştı. 2011-2012 sezonu böyle bir psikolojik sıçramayla başlamıştı Galatasaray'da.
Kadro mühendisliğinin ne kadar vizyonlu ve titizlikle kurulduğu yerli yabancı transferlerden ve kadronun kırk yıldır berabermiş gibi uyum sağlamasından belliydi. Çok büyük bir oyun farkıyla ve normal sezonda 9 puan farkla şampiyon oldu. Diğer sezon bu Avrupa başarılarıyla ve oynanan gurur verici futbolla devam etti. Ve sonra...
Klasik bir Galatasaray geleneği ile takır takır işleyen makine yine onu icat eden eller tarafından teker teker sökülerek parçalanır. Önce Adnan Öztürk ayrılmak zorunda kalır. Ardından Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak makineden sökülür. Artık sıra bu kişilerle çok iyi anlaşan Fatih Terim'e gelmiştir. Ünal Aysal tahminimce yakın çevresinin de etkisinde kalarak bu kişileri uzaklaştırır ve Fatih Terim ile ego savaşlarını başlatır. Bir anda yabancı kontenjanı koyup Galatasaray'ın önlenemez yükselişini engelleyen TFF başkanı, bu ikili arasındaki durumdan da faydalanarak Fatih Terim'i milli takım için ikna ederek fırsatçılık yapar. Ve Galatasaray UEFA kupasından sonraki en çok umut vaadeden bu makineyi artık neredeyse tamamen bozmuştur. Sneijder, Drogba, Burak ve eski formundan hala birkaç kırıntı kalmış Selçuk takımın ahengini biraz daha devam ettirir yeni hocalarıyla. Ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı çok bellidir. Mancini hamlesi ile makinenin kırıntılarından Juve ve R.Madrid'in olduğu gruptan çıkmak gibi bir zafer gelir. Ancak hepsi bu kadar... Ligde başarı sağlanamaz. Takım gün geçtikçe oyununu kaybeder. Oyun kaybedildikçe özgüven azalır. Ve makinenin en önemli dişlileri de sırayla takımdan ayrılmaya başlar. Üstelik ligin devre arasında yapılan ''2011 yılının tamamen tersi bir vizyonsuzluk ve futbol akılsızlığı'' transferler o kadar yanlış ve maliyetlidir ki Galatasaray bunun sancısını 2017 yılında dahi çekecektir.
Kısacası Galatasaray yine kendi kafasına sıkmış, İşleyen düzeni yine kendisi bozmuş, ego savaşları ve nifak tohumu sahipleriyle gene zirveden dibe doğru inmiştir. Sonrası malum. O da bir sonraki yazıya...

 Dipnot: Yabancı sınırı katı bir kuralla sağlanıp getirilmişken, çok kısa bir süre içerisinde Galatasaray'ın düşüş yaşamaya başlamasıyla paralel şekilde bir anda nasıl neredeyse sınırsız hale getirilmiştir? Neden?
                             
                                  Yasin E. Işıldar