2 Ekim 2015 Cuma

İZLANDA MAÇI ÖNCESİ MİLLİ FUTBOLUMUZ

                        

  Bugün açıklandı milli kadro. Aşağı yukarı aynı oyuncular. Kale Volkan Babacan'a emanet olacak gibi görünüyor tekrar. Sağ bekte Şener, sol bekte Caner, stoperde Serdar Aziz ve Hakan Balta ikilisini izleyeceğiz muhtemelen. Orta sahamızda Selçuk İ.-Hakan Ç.- Oğuzhan Ö.-Arda T- Gökhan T. ve ilerde de Bu
rak Yılmaz görev yapacaktır. Kendi sahamızda, mutlaka kazanmamız gereken bir maç. Rakip ise kötü oynamak istese dahi iyi oynayacak bir makine olan İzlanda. Grup kuraları çekilirken kafadaki İzlanda neydi ve şimdi ne oldu öyle değil mi? Aslında hep şuan ki gibiydiler. Biz bilmiyorduk. Biz küçümsüyorduk bakkal, manav diye. Aslına bakarsanız teker teker saydığınızda belki hala küçümseyeceksiniz Sigurdsson hariç. Ama olaya geniş çerçeveden bakınca futbolu yanlış anladığımızı rahatlıkla görebiliyorsunuz. Çünkü futbol bir takım oyunu ve parçaları birleştirdiğinizde makine tıkır tıkır çalıştırıyor. Biz hep en çok iş yapacak parçayı bulup, makineyi bu parçanın kotaracağını sandık. Ama işin aslı öyle değil. En basit işi yapacak parça, gün geliyor sizi kurtaran parça oluyor. Sistem aksamıyor ve böyle sürüyor istikrar. Makinenin parçaları oluverdiğinizde daha az yorulup daha çok iş bilinciyle başarıya ulaşıyorsunuz ve milletçe de sinir hastası olmuyorsunuz.
  Geçen seneki birinciliğimizi kaptırmamışız Avrupa'nın 5 büyük ligine. Bilin bakalım hangi birincilik? Tabi ki teknik direktör değişimi... Bu yıl da önde gidiyoruz. Sistem oluşturamayan eski kafa hocalar, sistem oluşturmaya çalışan ama vizyonsuz ve günü kurtarma temalı yönetimler, sabırsız bir taraftar topluluğu ve elli yıl öncesi gibi bir anda parlayıp yine bir anda sönen bir futbol altyapı anlayışı... Bu yüzden işte Messi'yi de alsa takımlarımız, Avrupa'da Nisan ayını göremiyoruz. 
  Hücumdaki çeşitli varyasyonların her hücresinin defanstaki olguları da değiştirdiğini söyleyen Guardiola gibi düşünen, modern futbolu iyi bilen hocalarımızın olduğu, bunlara mantıklı yaklaşıp, gerekli sabır ve yatırımla önünü açan yönetim kadrolarının olduğu, doğru altyapı eğitimi ve bilinçli futbolcu yetiştirildiği günler çok da uzak değildir umarım. Gururumuz Enes Ünal'ın bir sözü geldi aklıma şuan. Biliyorsunuz Manchester City onu Genk'e kiraladı ve gelişimini izliyor. Enes'in şu sözleri çok çarpıcı: ''Belçika'da 8 yaşında çocuklar, bizim profesyonel takımda gördüğümüz eğitimleri alıyorlar.'' Altyapısıyla gurur duyduğumuz Bursaspor bile bu kadar eksik işte. Diğerlerini siz düşünün. La Masia Barcelona altyapısında çocuklar sadece futbol eğitimi de değil; konuşma, okuma gibi sosyal eğitimler de alıyorlar. Katedeceğimiz çok yol var hala.
  Gelgelelim önümüzdeki maça. Yine klasik bir Türk işi yaptık. Kendi işimizi zorlaştırıp, o zorluktan çıkmaya çalışıyoruz. Futbolcu kalitemiz Euro 2016'da olmayı hak ediyor ama takım kalitemiz asla. Ama bu Arda-Selçuk-Hakan Çalhanoğlu-Caner ve diğer oyuncuların bulunduğu nesilin büyük bir turnuva oynamadan futbolu bırakması yürekleri yakar. Umarım büyük bir turnuva görürler, biz futbolseverler de kendi ülke takımımız olmadığından sempati duyduğumuz takımı tutup, turnuvayı öyle izlemeyiz. Çünkü bıktık!             
                                       
                                                                                                  Yasin IŞILDAR
                                                                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder